Vatana yaylım ateşi

Vatan gazetesinin Türk medyası içinde kendine has özel bir yeri vardır. Bu gazeteyi çıkaran insanlar uzun yıllar boyunca kural gelenek tanımadan tüm kuralları kendilerine uygun olarak yeniden yazmaya girişmişlerdir. Bu çabaları zaman zaman başarıya da ulaşır ve ne yazık ki kolay unutan bir toplum olduğumuzdan kimsenin aklına bunların bu adetini suratlarına vurmak da gelmez.
Vatan gazetesinin dünkü manşeti 'Satranca yasak' şeklindeydi ve bu küçük örnek bile bunların kötü adetlerini tamamen ortaya serecek bir örnekti. Olay özetle şöyle: Gazete promosyon olarak 'Satranç bilgisayarı' kampanyası başlatmıştı, Sanayi Bakanlığı bu kampanyayı yasakladı, gazeteye de 156 bin YTL para cezası da verdi. Şimdi normal durumlarda bizlerin rakibimiz de olsa bir gazeteye getirilen bu tür yasak ve cezaya karşı çıkmamız, meslektaşlarımızı desteklememiz gerekir. Ama ne yazık ki bu durumda bunu yapamıyoruz; çünkü VATAN gazetesi işin içinde olduğundan normal bir durumdan söz etmek tabii ki imkansız.
Neden böyle old halı yıkama programı uğunu anlatabilmem için normal durumun neden oluştuğunu kısaca anlatmam gerekiyor. Ülkemizde promosyon her gazetenin zorunlu olarak başvurduğu bir yöntemdir ve bunun da kuralları vardır. Biz AKŞAM gazetesi olarak ne yapıyoruz; bir kampanyaya başlamadan önce arkadaşlarımız son derece ciddi ve detaylı bir incelemeye giriyor. Ankara'ya gidip Sanayi Bakanlığı'nın, Kültür Bakanlığı'nın konuyla ilgili bürokratlarına okuyucuya vermeyi düşündüğümüz malın tanıtımını yapıyoruz. İlgili Bakan'ın bilgisi dahilinde yapılan bu toplantıdan onay çıkarsa yani ancak bu malın geçerli kural ve kanunlara uygunluğuna onay alındıktan sonra kampanyaya başlama startı veriyoruz.
OKURA SAYGISIZLIK
Yoksa böylesine titiz ve dikkatli olmasak, biz de bilirdik palavrayı sıkıp nice kampanyaya başlamayı, biz de araştırıyoruz piyasaları, bizim elimizde de dağıtmaktan son anda vazgeçtiğimiz promosyon ürünleri var. Hatta bunlara gelebilecek cezayı düşünerek kaynak ayırdığımızı da söyleyebilirim ama bütün bunlara rağmen o tür kampanyalara katiyen girmiyoruz. Bunun da nedeni okuyucuya olan saygımız ve yarım kalacak bir promosyonun bizden daha çok okurlarımızı mağdur edeceğini düşünmemizdir. VATAN gazetesinde bu tür düşünce yok ve olmadığı için de şimdi kampanyaları yarıda kesildi. Baştan hiçbir kuralı inceleyip araştırmadıklarından, devlet yetkililerinden görüş almadıklarından böyle bir fiyaskoyla karşı karşıyalar şimdi.
Tüm hata kendilerinde olmasına rağmen şimdi de başkalarını suçlayan manşetlerle karşımıza çıkıyorlar. Dünkü hedefleri Sanayi Bakanı Ali Coşkun'du. 'Satranç bilgisayarı kampanyası Bakan Coşkun tarafından inanılmaz bir gerekçeyle durduruldu' diye de yazabiliyorlar. Tabii ki ortada inanılmaz filan olan bir gerekçe yok, kuralları Bakan Coşkun kafasından uydurmadı ki; kurallar var zaten. Görmek, anlamak isteyen baştan bunu yapardı. Biz AKŞAM olarak hep böyle yapıyoruz, VATAN ise kendi kural tanımazlığının 'Ben yaptım olduculuğunun' acısını, fiyaskoyu mücadeleye dönüştürerek çıkarmaya çalışıyor. Ama bu tür suçlamalara girip de kendi işini yoluna sokacak ortam yaratma anlayışı bir kısım medyada hala daha var ne yazık ki.
ALAY KONUSU
İşin acıklı yanı; onların okura saygısız bu tavrı ne yazık ki bazı okurlar tarafından kolayca unutulabiliyor ve kabul görebiliyor. Onlar da bundan cesaret alarak kendilerini düzeltme yolunda tek bir adım atmadıkları gibi başka alanlarda da yalanlar üretmeyi sürdürüyorlar. 'Bir palavramız tuttu bunlar da nasıl olsa tutar' diyerek bir günde inanılmaz karakter portreleri çizerek bir günde terk ettikleri eski patronlarının gazetesi Sabah'ta başlattıkları adeti şimdiki gazetelerinde de devam ettiriyorlar ve kendilerine 'Ülkenin en iyi gazetesi' ve 'Bağımsız günlük gazete' diyebiliyorlar. Bu tür yalanlar da promosyon masallarına kanan insanlar tarafından yenilip yutulabiliyor. 'Bir palavrayı ne kadar çok tekrar edersek o kadar inanılır olur' diye düşünüyor olmalılar. Bunların kendilerine 'Bağımsız' demesi bizim medya çevrelerinde bir alay konusudur, birçok insan bu tür kendi kendisine propaganda çabalarını acıyarak da karşılıyor.
Bir sonuca varmayacağını bildiğimden dolayı bu arkadaşların biraz akıllanmalarını ve okuyucuların da kendilerine karşı sergilenen saygısız ve 'ne yaparsam yerler'ci tavrı görmeye başlamalarını diliyorum.
Yazı: Serdar Turgut
Kaynak: www.aksamb.com.tr
Kategori : MEDYA